Ah İstanbul … Her daim kendisinden nefret edilecek çok şey bulup sonra bir köşesinde sizi mucizeleri ile karşılayan şehir. Çok yorgunum kendisinden ama çok da seviyorum . Süprizlerini, güzelliği içerisine sakladığı ve bazen gözümüze soktuğu hoyrat kaosunu .
Gez gez bitmeyecek gibi hissettiren o saçma tüketilememe hissini ve bir yandan da derin tükenmişliğini…
İstanbul Modern’in restaurantı sizi İstanbulun en harika hallerinden birine götürüyor. Çoğu İstanbul sakininin vakit ! bulup gidemediği İstanbul Modern müzesine saatlerinizi ayıramıyorsanız da bir ufak kaçamak için resturantını ziyaret edebilirsiniz. Bence İstanbul’un en güzel manzarasına karşı bir kokteyl alabilir veya şefin daha çok Türk mutfağından esinlenerek oluşturduğu yemeklerden manzaraya nazır keyifli anlar geçirebilirsiniz.
Ben şahsen yemekleri temiz, abartısız ve samimi buldum . Balık pazarı tabağı ortaya söylenebilir güzel bir alternatif 4 kişiye bile yetecek büyüklükte. Domates salatası, Çıtır rezene salatası çok taze ve lezzetli , deniz mahsüllü kuskus , midye tava , mücver , levrek buğulama denediklerim . Şef İstanbul kokan yemekleri ile lokasyonun keyfini katlayacak bir menü oluşturmuş. Porsiyonların minimal olması dışında ben her gidişimde fazlasıyla keyifli vakit geçirdim ve her mevsim İstanbul’da yaşadığımı kendime hatırlatmak istediğim de gitmeyi arzu edeceğim bir lokasyon olarak istanbul Modern müzesini kendime pinledim. Bu arada şefi Tuğçe Mirza arkadaşım ama bu yazı kesinlikle torpil içermemektedir .